L Harfi – Deyimler ve Anlamları

Soru-CevapKategori: Deyimler SözlüğüL Harfi – Deyimler ve Anlamları
DS sordu 4 yıl önce

1 Cevap
Alfa cevapladı 4 yıl önce
Lafa boğmak: Birinin söz söylemesine fırsat vermeyip meseleyi gereksiz ve boş sözlerle anlaşılmaz kılmak, gürültüye getirip uzatmak.

Laf (söz) altında kalmamak: Bir münakaşa sırasında söylenen her dokunaklı söze karşılık vermek, söz altında ezilmemek.

Laf (söz) aramızda: “Söyleyeceğim sözleri başka biri duymasın, bilmesin, konuştuklarımız aramızda kalsın” anlamında kullanılır. “Laf aramızda, Ali yine öç alacağım demeye başlamış.”

Laf atmak: 1. Dokunaklı sözlerle sataşmak, uzaktan işittirmek. 2. Karşılıklı söyleşmek, konuşmak. 3. Sözle sarkıntılık etmek. “Laf atarak beni sinirlendirmye çalışıyorlardı.”

Lafa tutmak: Birini konuşarak, gereksiz meseleler anlatarak işinden alıkoymak. “Onu biraz lafa tutup oyalamaya başladılar.”

Laf ebesi: Söyleyecek sözü bol olan, her söze karışan, herkese söz yetiştiren, çok konuşan. “Laf ebeliğini bırak da ne söyleyeceksen söyle!”

Laf etmek: 1. Konuşmak. 2. Bir şeyi dedikodu konusu yapmak. “Akşam buluşalım da iki çift laf edelim.”

Lafı (sözü) ağzına tıkamak: Birinin sözünü bitirmesine fırsat vermemek, onu susmak zorunda bırakmak, konuşmasını önlemek. “Ağzını açar açmaz lafı ağzına tıkadılar adamcağızın.”

Lafı (sözü) ağzında gevelemek: Söylemek istediğini açık olarak bir türlü söyleyememek, şundan bundan bahsetmek. “Beni görünce ne diyeceğini şaşırdı, lafı ağzında gevelemeye başladı.”

Lafı ağzında kalmak: Söyleyeceğini söylemeye zaman bulamamak, konuşmasını bitirememek.

Lafı (sözü) çevirmek: Konuşmasının sakıncalı bir biçim aldığını fark edince söze başka bir yön vermek, başka konuya geçmek. “Beni görünce birden nasıl da sözü çevirdi.”

Lafını (sözünü) etmek: Bir şey üzerinde konuşmak. “Artık lafını etmeyin şu adamın!”

Lafını (sözünü) bilmek: Tutarlı ve mantıklı konuşmak, sakıncalı olmayan ve birini kırmayan sözler söylemek, saygılı ve yerinde konuşmak. “O daima lafını bilir bir insan olmuştur.”

Laf işitmek: Birisi tarafından paylanmak, azarlanmak. “Çabuk ol, senin yüzünden laf işiteceğiz öğretmenden.”

Laf olsun diye: Rastgele, belli bir amaç gütmeden. “Kızma canım, laf olsun diye söylemiştir o sözleri.”

Laf (söz) taşımak: Aralarını açmak maksadıyla birinin bir kimse hakkında söylediği hoş olmayan sözlerini o kimseye ulaştırmak, söz getirip götürmek. “O laf taşıyıcı adamdan uzak durmalısın.”

Laf (söz) yetiştirmek: Bir söze karşılık vermekte gecikmemek, durmadan konuşmak.

Laf (söz) yok: “Kusursuz, eksiksiz, eleştirilecek bir yanı dahi yok” anlamında kullanılır. “Arkadaşıma laf yok, o mert mi mert biridir.”

Lahavle çekmek: Sıkıntıyı, öfkeyi gidermek, sabır telkin etmek için “Lahavle” ile başlayan duayı okumak. “Lahavle çekmekden başka bir şey yapamadım.”

Lamı cimi yok: “Hiçbir bahane, itiraz, mazeret, duraksama, karşı gelme yok” anlamında kullanılır. “Lamı cimi yok, bu akşam bize geleceksiniz, tamam mı?”

Leb demeden leblebiyi anlamak: Daha sözün başında ne demek istediğini anlamak, anlayışlı ve kavrayışlı olmak.

Leke sürmek: Suç yüklemek, birinin onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak.

Leşini çıkarmak: Çok feci dövmek. “Beş kişiydiler, adamın leşini çıkardılar.”

Leşini sermek: Öldürmek. “Ben de onun leşini sermezsem…”

Leyleğin yuvadan attığı yavru: Yakınlarından ilgi görmeyen, çevresinin uzaklaştırdığı kimse.

Lokma ağzında büyümek: Herhangi bir sebepten, acı ya da üzüntüden dolayı lokmasını yutamamak, yiyememek. “Ağzında lokmalar büyümeye başladı, gözleri dolu dolu oldu.”

Lokmasını saymak: Birinin ne kadar yediğine bakmak, çok yiyeceğinden korkmak.

Lök gibi oturmak: Bir yere bütün ağırlığıyla çökmek, oturup kalmak. “Sedire lök gibi oturunca gacur gucur sesler duyuldu.”

Lügat paralamak: Anlaşılmaz, süslü, parlak, ağdalı, konuşma dilinde geçmeyen kelimelerle konuşmak. “Lügat paralamak hoşuna gitmeye başlamıştı.”

Lüpe konmak: Değerli bir şeyi bedavadan, emek sarf etmeden ele geçirmek.

Cevabınız

0
+
6
=







Başa dön tuşu