Kulak nezlesi nedir, nasıl tedavi edilir?
1 Cevap
KULAK NEZLESİ
Orta kulakta yapışkan sıvı toplanması ile karakterize bir hastalıktır. Genel olarak çocukluk dönemi hastalığıdır. En fazla 2 yaşında görülür.
Tuba tıkanıklığı ve fonksiyon bozukluğu patolojinin temelini oluşturur. Tuba tıkanıklığının orta kulağı kapalı bir boşluk haline getirmesiyle boşluktaki hava emilir. Orta kulak basıncı düşer ve uzun süreli negatif basınç sonucu orta kulak mukozasında da salgı bezleri artar. Salgılanan sıvı zamanla suyunu kaybederek kalın ve yapışkan bir hal alır ve tuba yoluyla drenajı imkansızlaşır. Orta kulak burada bir kısır döngüye girmiştir.
Bu hastalarda tuba tıkanıklığı, kronik adenotonsillit, sinuzit, yarık damak, allerji, ve3 immün yetmezlik gibi faktörler bulunabilir.
Orta kulakda biriken yapışkan sıvı, timpanik membranın ve kemikçiklerin hareketini engelleyerek iletim tipi işitme kaybı yapar. İşitme kaybı çoğu zaman hafif derecededir ve gözden kaçabilir. Aileyi ve öğretmeni şüphelendiren bulgular; televizyonu yakından seyretmek, özellikle arkadan söylenenleri tekrar ettirmek ya da duymazlığa gelmek, okulda başarısızlık şeklinde sıralanabilir. Hasta ayrıca zaman zaman gelen hafif kulak ağrılarından ve kulakda bir dolgunluk hissinden ya da doğrudan işitme kaybından şikayetçi olabilir.
Otoskopik muayenede mat ve retrakte zar, deforme ışık üçgeni ve orta kulakta hava sıvı seviyesi görülebilir. Bu bulgularla klinik olarak tanıyı konulabilirse de; odiometrik ve timpanometrik ölçümlerle desteklemekte fayda vardır. Testler vasıtasıyla hastalığın gelişimi ve tedaviye cevabı takip edilebilir.
Tedavi öncelikle antibiyotik kullanımıdır. Medikal tedaviye cevap vermeyen veya hiç tedavi verilmeyen hastaların kendiliğinden iyileşme ihtimali olmakla birlikte, telafi edilemez komplikasyon gelişme riski de vardır. Sürekli negatif basınca maruz kalan kulak zarı beslenme bozukluğu neticesi atrofiye uğrayıp incelir ve çöker. Daha sonra kulak zarı orta kulağa ve kemikçiklerin üstüne yapışıp fonksiyon göremez hale gelir. Bu safhada beslenme bozukluğu kemikçiklerde erimeye neden olabilir ve iletim tipi işitme kaybı belirginleşir. Tedavisiz ve kontrolsüz bırakılan hastalarda geri dönüşümsüz kemik eriten iltihap gelişme riski vardır.
Hastalığa erken müdahale edilerek, kulağa havalandırma tüpü takılması problemi dramatik bir şekilde çözer. Yaygın kullanılan küçük tüpler 3-6 ay içinde perforasyon bırakmadan kendiliğinden düşer. Bu süre zarfında orta kulaktaki patolojik değişiklikler normale döner, tuba çapı nispeten büyür. Bu hastaların % 80’i tamamiyla şifa bulurken %20’si nüks ile gelebilir ve tekrarlayan tüp uygulamalarına maruz kalabilir. Kulak zarı orta kulağa yapışmışsa tüp uygulaması yeterli değildir; cerrahi müdahale gerekir.
Hastalarda çoğu zaman tek başına tüp uygulaması yeterli olmayabilir. Varsa kronik adenotonsillit, sinuzit, yarık damak, allerji, ve immün yetmezlik gibi faktörlerin tedavisi gerekir.
Alıntıdır…
Orta kulakta yapışkan sıvı toplanması ile karakterize bir hastalıktır. Genel olarak çocukluk dönemi hastalığıdır. En fazla 2 yaşında görülür.
Tuba tıkanıklığı ve fonksiyon bozukluğu patolojinin temelini oluşturur. Tuba tıkanıklığının orta kulağı kapalı bir boşluk haline getirmesiyle boşluktaki hava emilir. Orta kulak basıncı düşer ve uzun süreli negatif basınç sonucu orta kulak mukozasında da salgı bezleri artar. Salgılanan sıvı zamanla suyunu kaybederek kalın ve yapışkan bir hal alır ve tuba yoluyla drenajı imkansızlaşır. Orta kulak burada bir kısır döngüye girmiştir.
Bu hastalarda tuba tıkanıklığı, kronik adenotonsillit, sinuzit, yarık damak, allerji, ve3 immün yetmezlik gibi faktörler bulunabilir.
Orta kulakda biriken yapışkan sıvı, timpanik membranın ve kemikçiklerin hareketini engelleyerek iletim tipi işitme kaybı yapar. İşitme kaybı çoğu zaman hafif derecededir ve gözden kaçabilir. Aileyi ve öğretmeni şüphelendiren bulgular; televizyonu yakından seyretmek, özellikle arkadan söylenenleri tekrar ettirmek ya da duymazlığa gelmek, okulda başarısızlık şeklinde sıralanabilir. Hasta ayrıca zaman zaman gelen hafif kulak ağrılarından ve kulakda bir dolgunluk hissinden ya da doğrudan işitme kaybından şikayetçi olabilir.
Otoskopik muayenede mat ve retrakte zar, deforme ışık üçgeni ve orta kulakta hava sıvı seviyesi görülebilir. Bu bulgularla klinik olarak tanıyı konulabilirse de; odiometrik ve timpanometrik ölçümlerle desteklemekte fayda vardır. Testler vasıtasıyla hastalığın gelişimi ve tedaviye cevabı takip edilebilir.
Tedavi öncelikle antibiyotik kullanımıdır. Medikal tedaviye cevap vermeyen veya hiç tedavi verilmeyen hastaların kendiliğinden iyileşme ihtimali olmakla birlikte, telafi edilemez komplikasyon gelişme riski de vardır. Sürekli negatif basınca maruz kalan kulak zarı beslenme bozukluğu neticesi atrofiye uğrayıp incelir ve çöker. Daha sonra kulak zarı orta kulağa ve kemikçiklerin üstüne yapışıp fonksiyon göremez hale gelir. Bu safhada beslenme bozukluğu kemikçiklerde erimeye neden olabilir ve iletim tipi işitme kaybı belirginleşir. Tedavisiz ve kontrolsüz bırakılan hastalarda geri dönüşümsüz kemik eriten iltihap gelişme riski vardır.
Hastalığa erken müdahale edilerek, kulağa havalandırma tüpü takılması problemi dramatik bir şekilde çözer. Yaygın kullanılan küçük tüpler 3-6 ay içinde perforasyon bırakmadan kendiliğinden düşer. Bu süre zarfında orta kulaktaki patolojik değişiklikler normale döner, tuba çapı nispeten büyür. Bu hastaların % 80’i tamamiyla şifa bulurken %20’si nüks ile gelebilir ve tekrarlayan tüp uygulamalarına maruz kalabilir. Kulak zarı orta kulağa yapışmışsa tüp uygulaması yeterli değildir; cerrahi müdahale gerekir.
Hastalarda çoğu zaman tek başına tüp uygulaması yeterli olmayabilir. Varsa kronik adenotonsillit, sinuzit, yarık damak, allerji, ve immün yetmezlik gibi faktörlerin tedavisi gerekir.
Alıntıdır…
Cevabınız