Sigortanın Tanımı ve İşlevleri
Tehlike, yaşamın içinde bir rastlantıdır. Yaşam herkes için belirsizliklerle doludur. Burada, hem zarara uğranılıp uğranılmayacağına veya ne zaman uğranılacağına ilişkin, zararın ne kadar olacağı konusunda bir belirsizlik vardır. Sigorta da aynı türden tehlikeye karşı karşıya olan kişilerin belirli bir miktar para ödemesi yoluyla toplanan tutarın, sadece o tehlikenin gerçekleşmesi sonucu bilfiil zarara uğrayanların zararını karşılamada kullanıldığı ekonomik bir düzenlemedir. Böylece, bazı kişilerin uğradığı zararların, bir çok kişinin katkılarıyla karşılandığı bir riziko devri sağlanmış olur.
Değer taşıyan herhangi bir mal, gerçekleşmesi meşru bir hakkın ihlaline yol açabilecek veya hukuki bir sorumluluk doğurabilecek herhangi bir olay sigortanın konusunu oluşturabilir. Yani bir yangın sigortasının konusu, bir ev veya fabrika ve muhteviyatı olabilir. Hayat sigortasında sigortanın konusu, kişinin yaşamıdır. Kaza da bir kimsenin gözü, bir organı veya o kişinin, başkasının bedenine veya malına karşı sorumluluğu anlaşılabilir. Nakliyat sigortalarında sigortan konusu, bir gemi, yük veya gemi sahibinin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu olabilir.
Sigorta, sigorta konusunun doğrudan doğruya kendisiyle değil, sigortalının o malla ya da olayla olan menfaati ile ilgilidir. Yani, sigorta sözleşmesinin konusunu bu menfaat oluşturur. Sigorta edilen şey, sigortalının tehlikeye maruz maldaki para ile ölçülebilen menfaatidir. Bu nedenle, sigorta konusu olarak bir mal, hayat yada sorumluluktan söz edildiğinde anlaşılması gereken, bu şeyler üzerindeki sigortalanabilir meşru mali menfaattir.
Sigorta Sistemi, özelde ekonomik, genelde toplumsal yaşam içinde, değişik önlemlere sahip bir çok işlevi yerine getirmektedir. Genel olarak sigortanın işlevleri şöyledir:
-Sigortanın, “Dayanışma” olarak da ifade edilebilecek olan ana işlevi, bir kişinin maddi zararının, aynı tehlikeye karşı karşıya olan kişiler arasında bölüştürülmesidir. Söz konusu dayanışma, sigortacı tarafından toplanan katkı payları ile ortak bir fon oluşturulması sonucu gerçekleştirilir. Aynı tehlikeye karşı karşıya olan kişilerin ödediği sigorta primleri ortak bir fon oluşturacak ve gerçekleşen zararlar bu fondan karşılanacaktır. Ortak fona katılan rizikolar farklı özelliklere sahip olacağından katkı payı (sigorta primi), söz konusu rizikonun ağırlık derecesini ve değerini yansıtarak makûl ve adil bir düzeyde belirlenecektir. Böylece, tehlikeye daha çok maruz kalan rizikolar çok, az kalanlar az prim ödeyecektir.
-Sigorta, tüccar ve sanayicilerin, karşı karşıya kalabilecekleri tehlikeleri düşünüp, paralarını ihtiyat fonu oluşturmada kullanarak bağlamalarını önler. Böylece küçük bir prim karşılığında, bu tür fonlara yatırılacak kaynaklar yatırıma yönlendirilebilecek, bu da ticaret ve sanayinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.
-Çağdaş ekonomik yaşamın sürdürülebilmesi için, sigorta kurumu tarafından sağlanan güvence yaşamsal bir öneme sahiptir. Örneğin; yangın sigortası sayesinde binaların ipoteği karşılığı sigorta sağlanması olanağı doğar. Bankalar ve diğer bazı ticari kuruluşlar, işletmeleri ve dış ticaret işletmelerini finanse etmek için nakliyat sigortası isterler. Hayat sigortaları tasarrufu özendirir, kaza sigortaları ise kişilerin ve kuruluşların tek başlarına karşılayamayacakları tehlikelere karşı güvence sağlar.
-Sigortacılar, zaman içinde elde ettikleri geniş bilgi ve deneyim sonucu, hasarların azalması için alınması gereken önlemler konusunda, poliçe sahiplerine önerilerde bulunurlar. Özellikle yangın ve kaza sigortalarında, riziko müfettişlerinin belirlemeleri büyük önem taşır. Birçok rizikoya, ancak belirlenen önlemlerin alınması karşılığında teminat verilmektedir. İş kabulü ve fiyatlandırma esasları da bu konuda önemli rol oynamaktadır.
-Sigorta kurumunun bir diğer işlevi de, sigortacıların elinde toplanan büyük fonların sermaye piyasasında yatırıma yönlendirilmesi yoluyla ülke ekonomisine katkıda bulunmasıdır. Özellikle hayat sigortası poliçeleri çerçevesinde toplanan primler bu amaç için çok elverişlidir.
-Sigorta, uluslar arası bir niteliğe sahip bulunduğundan, yurt dışı sigortalarında elde edilen kazançlar, ülkenin ihracatında görünmeyen işlemler altında büyük bir rol oynayabilir. Özellikle İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerde, bu işlev büyük önem kazanmıştır.
-Sigorta kurumunun toplumsal işlevlerinden de söz etmek gerekir: Sigorta bir yandan ayrı bir sektör oluşturup yeni iş olanakları yaratarak ve bir yandan da önemli felaketlerin çalışma yaşamında asgari kesintiyle atlatılmasını sağlayarak, istihdama katkıda bulunur. Aynı zamanda, toplumda genel bir güvence duygusunun yerleşmesine yardımcı olmak suretiyle ekonomik ve sosyal iktidarın güçlenmesini sağlar. Özellikle hayat sigortası poliçeleri, sosyal güvenlik kurumlarının yaptığı emekli maaşı ve ikramiyesi, ölüm yardımı gibi ödemelere ek olarak yaptıkları ödemelerle sosyal güvenliğe katkıda bulunurlar.
Sigortanın ana işlevi olan dayanışmada yer alan ortak fonun yönetiminde, Büyük Sayılar Kanunu’ndan yararlanılır. Sigortacılıkta Büyük Sayılar Kanunu, eldeki riziko sayısı arttıkça, hasar oranının, o olaya ilişkin genel hasar olasılığı yüzdesine daha çok yaklaşacağını öngören bir istatistik yasasıdır.
Burada rizikonun aritmetik değeri kavramı önem kazanmaktadır. Aritmetik değer, çok sayıda benzer olayın dikkate alınması yoluyla hesaplanır. Olayın belirli bir zaman dilimi içindeki tekrarlanma sayısı alınır ve araştırmada esas alınan prim sayısına bölünerek aritmetik değer bulunur. Özellikle hayat sigortalarında, rizikolara aritmetik değer verilmesi olağan uygulamadır. Yangın, nakliyat ve kaza dallarında ise ele alınan bir çok riziko için aynı nitelik ve koşullara sahip yeterli sayıyı sağlama olanağı bulunmadığı için, rizikonun kurumsal değerini ortaya koyacak tahmin edici bir sonuca varmak kolay değildir. Ancak yine de hasarlara yol açan olayların aritmetik olarak ifade edebilecek kuramsal gerçekleşme olasılıkları vardır ve bu değerlere ulaşılmaya çalışılır.