Anadolu’ya ilk yazıyı kimler getirmiştir?
Yazılı kaynaklar, M.Ö. III. Binyıl’ın son çeyreğinden itibaren Akkadlıların, M.Ö. II. Binyıl’ın başlarından itibaren ise Assurluların Anadolu’ya ticaret için geldiklerini gösterir.
Ticaret için Anadolu’ya gelen bu halklar Anadolu tarihi için çok önemli bir bilgi olan YAZI’yı da yanlarında getirirler. M.Ö. IV. Binyıl’ın ortalarından itibaren yazı ilk Sümerler, ardından Akkad ve Assurlular tarafından Mezopotamya’da kullanılıyordu. M.Ö. XIX. yüzyıla kadar Anadolu halkları ise Akkadlı ve Assurlu tüccarlar ile karşılaşana kadar yazılı bir sisteme sahip değillerdi.
Anadolu’da ilk yazılı belgelere Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nda (M.Ö. 1950–1750) rastlanmaktadır. Anadolu’da yazının kullanılmamasının sebebi olasılıkla ekonomik kayıtların tutulmasını gerektiren ticari bir sistemin olmayışıdır. Bu nedenle ilk yazılı belgelerde tarihsel bir içerik yerine tamamen iş hukuku ve düzenlemesi üzerine yazılmış metinler ele geçmiştir.
Kültepe’de Assurlu tüccarların borç senetleri, kervan ve alacak-verecek kayıtları, iş sözleşmeleri, iş mektupları ile ticarî anlaşmazlıklarla ilgili mahkeme kayıtları gibi ticarî konularla yazılmış 20 binin üzerinde tablet ele geçmiştir. Bazı araştırmacılar ise Hattuşa’da Hititçe için kullanılan yazı sisteminin kökeni olarak Eski Asur çiviyazısını, bazıları da Kuzey Suriye’deki Tell Açana (Alalakh) VII katmanında kullanılan çiviyazısını gösterirler.
Anadolu’nun özgün yazı sistemi olan Hiyeroglif, Mısır hiyeroglif yazısından etkiler taşımakta olup kökeni III. Binyıl’da kullanılan damga işaretlerine kadar uzayabilir. Hem Hititler Dönemi’nde hem de Geç Hitit Şehir Devletleri Dönemi’nde kullanılan Hiyeroglif yazı sistemi; Anadolu’da II. Binyıl’dan I. Binyıl’a geçişte bir kültürel devamlılık olduğunu gösteren önemli bir örnektir.
I.Binyıl Anadolusu’nun önemli özelliklerinden biri de yazı türlerinin zenginliğidir. Doğu Anadolu’da Urartular çiviyazısı kullanmaya devam ederken, Güney ve Batı Anadolu’da alfabe kökenli yeni yazı sistemleri ortaya çıkmıştır. Fenike yazısının Anadolu’ya girmesi bir dönüm noktası olmuş ve olasılıkla Frig yazısına kaynaklık etmiştir. M.Ö. VII. ve VI. yüzyıllara tarihlenen graffitolarda belirgin bir Sami etkisi tespit edilmektedir. Lidce ve Karca gibi erken dönemlere tarihlenebilen yazı örneklerinde de bu izlere rastlanmaktadır. Likçe de olasılıkla erken dönemlerde ortaya çıkan bir proto-Anadolu yazı siteminin sonucu olarak doğmuştur.
Persler’in Anadolu’ya gelişiyle birlikte Arami yazı sisteminin kullanıldığı görülmektedir. Arami yazı sitemi global bir kimlik kazandığı için sadece Persler tarafından değil, Anadolu’daki çeşitli yerel halk grupları tarafından da kullanılmıştır. Anadolu’daki yazı tarihi açısından belirleyici başka bir gelişme de Klasik Dönem’deki Miletos yazısının yayılmasıdır. Arkaik İyon yazı sistemi Anadolu’da İyonya dışında bir varlık alanı bulamamıştır. Hellence’nin Anadolu’daki yayılımı da belirleyici olmuştur. Hellenistik Dönem’den itibaren yerel yazı sistemleri kaybolmuş, yerlerini Hellence’ye terk etmişlerdir. Bu baskın Hellenleşmeye tamamen kendilerine özgün yazı sistemi kullanan Sideliler ve Pamphylia Hellenleri direnç gösterebilmiştir. Anadolu’nun Romalılar’ın eline geçmesi kısmen bazı kolonilerde Latince’nin kullanılmasının önünü açmış; ancak Latince, mezar yazıtları ve kararnameler dışında bir kullanım alanı bulamamıştır. Eski Anadolu Dilleri alanının önemli dönüm noktası Hristiyanlığın devlet dini kimliği kazanmasıyla; Hristiyanlık M.S. V.-VI. yüzyıllarda iyice yaygınlaşmış, Anadolu halkının diline ve yazısına ilişkin izler de kaybolmuştur.