Yalnızlık

Sosyal psikologlar yalnızlığı, yalnız olma şeklinde değil, kendini yalnız hissetme anlamında kavramsallaştırmaktadır. Herhangi bir kişinin, yaşamının belirli bir anında ve belirli bir süre isteyerek diğer insanlardan uzaklaşması türündeki soyutlanmalar, bu tanıma dahil değildir.

Teknolojik gelişmeler, insanların kendi kendilerine yeterliliklerini artırırken bir taraftan da yalnızlığı beraberinde getiriyor, modern yaşam anlayışı yalnızlaşan insanların sayısını da artırıyor. Bazıları yalnızlığı bir tercih, bazıları zorunluluk olarak yaşıyor. Bilimsel çalışmalar ise uzun süren yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösteriyor.

Yalnızlık istenmeyen, fakat acı veren bir sübjektif yaşantıdır. Bu çerçevede iki tür yalnızlık ayırdedilebilir. Birincisi, kişinin, diğer insanlarla çevrelenmiş olmakla birlikte, kendisi ile diğerleri arasında aşılmaz bir uçurum görmesine dayanan ‘varoluşsal yalnızlık’tır, bu yalnızlık, ölüm ve yaşam karşısında duyulan derin ve başkaları tarafından yok edilemeyen kaygıyla sıkıdan ilişkili bir yalnızlıktır.

Diğeri, kişinin, sosyal ilişkilerini nicelik ve nitelik bakımından yeterli görmemesi halinde hissettiği ‘kişilerarası yalnızlık’tır; bu yalnızlık, kişinin belirli bir süre içinde diğerleriyle arzu ettiği düzeyde ilişki kuramamast ve bu bakımdan kendini kapasitesiz, yeteneksiz veya beceriksiz görmesi halinde hissettiği yalnızlıktır.

Ayrıca bir kişinin, diğerleriyle özel, mahrem ilişkiler kuramaması halinde hissettiği ‘duygusal yalnızlık’ ve diğerleri tarafından reddedilme, istenmeme, itilme ve bir gruba ait olmama duygularının eşlik ettiği ‘sosyal yalnızlık’tan söz edilebilir.

Yalnızlık aslında tek bir yönü olan bir şey değildir. Sevilen, ihtiyaç duyulan bir kişi kaybedildiğinde, bir ayrılık söz konusu olduğunda oldukça üzüntü verici ve çaresiz hissettiren bir durumken, yaratıcılığı ve sakinleşmeyi, kendi başına kalmayı sağlaması nedeniyle de oldukça özgürlük içeren bir haldir. Dolayısıyla ne tümüyle pozitif ne de negatif bir durumdur. Kişinin yalnızlığı nasıl yaşadığı, bunu seçip seçmediği ve yalnızlığı kendisi için bir olanağa dönüştürüp dönüştüremediği önemlidir. Yalnızlığın ruh hali üzerindeki etkileri duruma göre değişim gösterir.

Yalnızlık duygusunun giderilmesine katkı sağlayan bir diğer önemli adım da yeni ilişkiler kurmaktır. Yeni insanlar tanımak bireyi birçok alanda geliştirebileceği gibi yapılacak aktivitelerle uyumlu hissettikleri diğer bireylerle ortak bir dil oluşturmalarını sağlamaktadır.

İlgili içerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu